11 Ekim 2011 Salı

Nobel Edebiyat Ödülü


İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi'nin İsveç Akademi Salonu'nda Peter Englund tarafından yapılan açıklamada, 2011 yılı Nobel Edebiyat Ödülü'nün İsveçli yazar Tomas Tranströmer'e verildiğini bildirdi. Beklentiler bu yıl bir şaire ödülün verilmesiydi ve bu beklentiler gerçekleşti.

Şairin dilimize çevrilmiş olan iki kitabı bulunuyor, Hüzün Gondolu ve İzmir Saat Üç.

Malum Kasım ayı Sevgili Özgür ve benim için Nobel ayı. Ancak bu sefer eski bir Nobelli Edebiyatçı seçeceğiz gibi görünüyor. Ne dersin Özgür ;)

5 Ekim 2011 Çarşamba

Agatha Christie - İskemlede Beş Ceset


İskemlede Beş Ceset (One, Two, Buckle My Shoe)

Agatha Christie

Altın Kitaplar

1990, İstanbul
 
ISBN: 975-405-053-8
 
174 Sayfa
 
Çeviri: Gönül Suveren
 
 

One, two, buckle my shoe

Three, four, knock at the door

Five, six, pick up sticks

Seven, eight, lay them straight

Nine, ten, a big fat hen

Eleven, twelve, dig and twelve

Thirteen, fourteen, maids a’courting

Fifteen, sixteen, maids in the kitchen

Seventeen, eighteen, maids a’waiting

Nineteen, twenty, my platter’s empty…

(Bir, iki, ayakkabımın tokasını tak,

Üç, dört, kapıyı kapat.

Beş, altı, çomakları al.

Yedi, sekiz, onları düzgün koy.

Dokuz, on, besili bir tavuk.

On bir, on iki, insanlar incelemeli.

On üç, on dört, kızlar flört ediyor.

On beş, on altı, kızlar mutfakta.

On yedi, on sekiz, kızlar bekliyor.

On dokuz, yirmi, tabağım boşaldı.)

Agatha Christie'nin çocuk tekerlemelerinden esinlenerek yazdığı romanlar meşhurdur ki en önemlisi On Küçük Zenci'dir. Diğer pek çok romanında da bu tekerlemeleri kullanır. İskemlede Beş Ceset'te öykü bu tekerlemenin ilk satırından yola çıkarak başlıyor. Düşen bir ayakkabı tokasıyla... ve nihayetinde yine bu ayakkabı tokası sayesinde Poirot esrarı çözüyor.
Kitap sonuna kadar acaba Agatha Teyzem nasıl toplayacak konuyu diye beni merak ettirdi durdu çünkü bir ara epey bir karıştı ve konu dağıldı. Ancak yine de gayet güzel toparlandı ve güzel bir finale ulaştı. Ancak işin en kötü yanı yıllar önce  katilin adını yazıp sayfaların arasına koyduğum minik bir kağıdı bulmam ve katili öğrenmem oldu. Kitabı ilk defa 1992 yılında yaz tatili sırasında okumuştum. Kitabın büyük bir bölümünü hatırlıyordum ve katili de istemeyerek hatırladım bu yüzden biraz heyecansız okudum diyebilirim.
Ancak Poirot'nun dişçi randevusuna şahit olmak çok hoş bir deneyimdi :)
Poirot olağan diş kontrolüne gider. Ancak kendisinin ayrılmasından kısa bir süre  sonra dişçisinin öldüğünü öğrenir. Olayın cinayet mi intihar mı olduğu karmaşası yaşanır. Gayet kendi halinde bir dişçiyi kim öldürmek ister? Zaten olayın da karmaşası burada yatar. Poirot olaya el koyar ve konuyu araştırmaya başlar. İçinde insanların aşklarını nasıl taze tuttuğuna güzel bir örneğinde olduğu bu kitap gerçekten değişik.

Ancak ben kitapta beş ceset göremedim. Okuyan varsa diğer iki ceset konusunda bir aydınlatma bekliyorum. Yine kötü bir isim seçimi.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...